NEVÜ’den AYM’nin ‘Hak İhlali’ Kararına Tepki

05 Ağustos 2019 3922
NEVÜ’den AYM’nin ‘Hak İhlali’ Kararına Tepki

Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi (NEVÜ) Rektörlüğü, Anayasa Mahkemesi (AYM)’nin "Barış için Akademisyenler İnisiyatifi" metnine imza atan ve terör propagandasından ceza alan akademisyenlerle ilgili vermiş olduğu ‘Hak ihlali’ yönündeki kararına tepki gösterdi. 

Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi (NEVÜ) Rektörlüğü tarafından yapılan yazılı açıklamada şunlara yer verildi: 

Öncelikle kamu otoritesinin hukuka bağlı olması gerekliğinin, devlet karşısında kişi hak ve özgürlükleri ile yüzyılların toplumsal deneyimlerinden süzülerek ihdas edilen ve bugünkü medeni dünyamızın temelini oluşturan evrensel insan haklarının temel prensiplerimiz olduğu, bu yüce değerler üzerine bina edilmiş demokrasinin ise vazgeçilmez bir yönetim biçimi olduğu konularındaki tavrımız nettir. Bu prensipler doğrultusunda kim ve hangi otoriteden gelirse gelsin baskı ve zulme karşı tek ses olmak elbette demokrasiye, hakça yönetime inanmış herkesin görevidir. 

Ancak son Anayasa Mahkemesi kararıyla yeniden gündeme gelen, malum hendek olayları ve sözde “öz yönetim” kalkışması sırasında Barış İçin Akademisyenler İnisiyatifi tarafından “Bu Suça Ortak Olmayacağız” başlığı adı altında imzaya açılan bildiri metni dikkatle incelendiğinde, bunun devletin vatandaşlarına yönelik teröre karşı, ulusal ve uluslararası hukuk çerçevesinde yürüttüğü son derece haklı mücadelesini, “işgal, katliam, sürgün, baskı vb.” gibi akıldışı kavramlarla eleştiren, bağımsız bir ülkenin hükümranlık sahasına yabancıların müdahalesini talep eden ve PKK’nın yıllardır uyguladığı terörü meşrulaştırmak adına  dünyada dillendirdiği söylemlerin yazıya döküldüğü bir örgüt bildirisi olduğu görülecektir. 

AYM’nin “devlet ve kamu otoritesinin eleştiriye açık olması” gerekçesiyle özetlenebilecek kararında, örgüt propagandası niteliğindeki iddia ve taleplerin fikir özgürlüğü olarak değerlendirilmesinin, akademisyenlerce imzalanan mezkûr bildiriden çok daha rahatsız edici olduğu düşüncesindeyiz. AYM gerekçeli kararı zımnen terör örgütü ve faaliyetlerinin meşrulaştırılması yönünde propagandasının yapılabileceği, devletin teröre karşı vatandaşının can ve mal güvenliğini koruma görevinin en ağır şekilde eleştirilebileceği sonucunu doğurmuştur. 

Bu noktadan hareketle anayasal düzen kimin haklarını öncelemeli ve güvence altına almalıdır sorusunu sormak gerekmektedir. Yıllarca terör mağduru olmuş bir ülkede binlerce insanının can kaybının müsebbibi örgütün azgın sempatizanlarının sözde ifade özgürlüğünü mü yoksa Silvan’da, Sur’da, Cizre’de, Ankara’da, İstanbul’da, İzmir’de hülasa terörün hedefi olmuş, ülkenin her köşesinde dürüstçe, güven içinde yaşaması gereken milyonlarca vatandaşının haklarını mı? 

Özetle AYM’nin kamu vicdanını yaralayacağını bile bile masumunun ve mağdurun haklarını hiçe sayarak, kaleme aldığı ve fikir ve ifade özgürlüğü adı altında terör örgütü propaganda ve taleplerinin neredeyse meşrulaştırdığı bu mütalaaya asla katılmadığımızı kamuoyunun bilgisine sunuyoruz.